Tarihçe

Balkan Ülkeleri

Balkan ülkelerini ve ülkelerin genel özelliklerini sırasıyla sizler için hazırladık. Başta Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz olmak üzere tüm balkan ülkeleri;

1- Türkiye – Resmi Adı Türkiye Cumhuriyeti

Türkiye veya resmî adıyla Türkiye Cumhuriyeti, topraklarının büyük bölümü Anadolu’da, küçük bir bölümü ise Balkan Yarımadası’nın güneydoğu uzantısı olan Trakya’da yer alan bir ülkedir. Kuzeybatıda Bulgaristan, batıda Yunanistan, kuzeydoğuda Gürcistan, doğuda Ermenistan, İran ve Azerbaycan’ın ekslav toprağı Nahçıvan, güneydoğuda ise Irak ve Suriye ile komşudur. Güneyini Kıbrıs Adası ve Akdeniz, batısını Ege Denizi ve kuzeyini Karadeniz çevreler.

Marmara Denizi ise İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı ile birlikte Anadolu’yu Trakya’dan, yani Asya’yı Avrupa’dan ayırır. Türkiye, Avrupa ve Asya kıtalarının kavşak noktasında yer alması nedeniyle önemli bir jeostratejik güce sahiptir. Türkiye toprakları üzerindeki ilk yerleşmeler Yontma Taş Devri’nde başlar. Doğu Trakya’da Traklar olmak üzere, Hititler, Frigler, Lidyalılar ve Dor istilası sonucu Yunanistan’dan kaçan Akalar tarafından kurulan İyon medeniyeti gibi çeşitli eski Anadolu medeniyetlerinin ardından, Makedonya kralı Büyük İskender’in egemenliğiyle ve fetihleriyle birlikte Helenistik Dönem başladı.

Daha sonra, sırasıyla Roma İmparatorluğu ve Anadolu’nun Hristiyanlaştığı Bizans dönemleri yaşandı. Selçuklu Türklerinin 1071 yılında Bizans’a karşı kazandığı Malazgirt Meydan Muharebesi ile Anadolu’daki Bizans üstünlüğü büyük ölçüde kırılarak Anadolu, kısa süre içerisinde Selçuklulara bağlı Türk beyleri tarafından ele geçirildi ve Anadolu toprakları üzerinde İslamlaşma ve Türkleşme faaliyetleri başladı. Kısa sürede Anadolu’daki diğer Türk beyliklerinin üzerinde hakimiyet kuran Konya merkezli Anadolu Selçuklu Sultanlığı, 1243 yılındaki Moğollara karşı kaybedilen Kösedağ Muharebesi’ne kadar Anadolu’yu yönetti.

Anadolu’daki Moğol istilalarından sonra zayıf duruma düşen Anadolu Selçuklu Devleti, Anadolu’da yerini yeni Türk beyliklerine bıraktı.yüzyılın sonlarından itibaren Batı Anadolu’daki Türk beyliklerinden biri olarak ön plana çıkan ve bağımsızlık kazanan Osmanlılar, 14. yüzyılda Balkan topraklarında gerçekleştirdiği fetihlerle büyük bir güç haline geldi ve Anadolu’daki diğer Türk beylikleri üzerinde de hakimiyet kurdu. Osmanlılar, 1453 yılında II. Mehmed’in İstanbul’u fethederek Bizans İmparatorluğu’na son vermesiyle büyük bir imparatorluk haline geldi. İmparatorluk, zirvesini 16. yüzyılda, özelikle I. Süleyman döneminde yaşadı. 1683 yılındaki II. Viyana Kuşatması sonrasında gelen bozgun ve 15 sene süren Kutsal İttifak Savaşları sonucunda Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’ya karşı üstünlüğü sona erdi.

yüzyıla gelindiğinde imparatorluk, Tanzimat adı verilen ciddi bir modernleşme sürecine girdi. 1876 yılında anayasanın ilan edilip meclisin açılmasıyla başlayan I. Meşrutiyet devri, 1878 yılına kadar sürse de, 1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edilerek anayasa tekrar yürürlüğe girdi. Ancak yapılan reformlar, imparatorluğun dağılmasını engelleyemedi. 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı’na İttifak Devletleri’nin yanında giren imparatorluk, savaş sonucunda yenik düşerek 30 Ekim 1918 tarihinde tüm orduların teslim olması şartını kabul etti ve akabinde İtilaf Devletlerince işgal edildi. 16 Mart 1920’de İtilaf Devletleri’nin İstanbul’u işgal edip bazı milletvekillerini tutuklayarak sürgüne göndermesi sonucunda Meclis-i Mebûsan’ın kapanmasıyla Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruldu. Onun önderliğinde işgalci kuvvetlere karşı yapılan Kurtuluş Savaşı (1919-1922) başarıya ulaşarak, 1 Kasım 1922 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından saltanatın kaldırılmasıyla Osmanlı monarşisi ve Osmanlı İmparatorluğu tarihe karıştı.

29 Ekim 1923’te cumhuriyetin ilan edilmesi ve 3 Mart 1924’te de hilafetin kaldırılıp Osmanlı Hanedanı’nın yurt dışına sürgün edilmesinden sonra, çağdaş Türkiye’nin oluşumunda önemli yer tutacak olan bir dizi devrim gerçekleştirildi. Türkiye, başkanlık sistemiyle yönetilen demokratik, laik ve üniter bir anayasal cumhuriyettir.[17][18] Resmî dili, nüfusunun %85’inin ana dili olan Türkçedir.[19] Ülkenin %70-80’ini Türkler, geriye kalanını Lozan Antlaşması’na göre yasal olarak tanınan milletler (Ermeniler, Rumlar ile Yahudiler), yasal olarak tanınmayan Kürtler ve diğer halklar (Arnavutlar, Boşnaklar, Çerkesler, Gürcüler, Lazlar ile Zazalar vs.) oluşturmaktadır. Nüfusunun büyük bölümü Sünni Müslümandır. Avrupa Konseyi, NATO, OECD, AGİT ve G-20 topluluklarına üye olan Türkiye, Batı dünyasıyla bütünleşmiştir.

1963’te Avrupa Ekonomik Topluluğu ortak üyesi olmuş, 1995’te de AB Gümrük Birliği’ne katılmış ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakerelerine 2005’te başlamıştır. Ülke ayrıca Türk Devletleri Teşkilatı, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi örgütlere de üyedir. Günümüzde Türkiye, askerî kapasitesi ve diplomatik girişimleri sayesinde bölgesel güç olarak kabul edilmektedir.

2- Yunanistan – Resmi Adı Helen Cumhuriyeti

Yunanca da resmî adıyla Helen Cumhuriyeti. Güneydoğu Avrupa’da bulunan bir ülkedir. Nüfusu 2022 itibarıyla yaklaşık 10,3 milyon olan ülkenin en büyük şehri ve başkenti Atina’dır. Kuzeybatısında Arnavutluk, kuzeyinde Kuzey Makedonya ve Bulgaristan, kuzeydoğusunda Türkiye, doğusunda Ege Denizi, batısında İyon Denizi, güneyinde Girit Denizi ve Akdeniz ile sınırlanan Yunanistan, Avrupa, Asya ve Afrika’nın kavşağında stratejik bir konumda yer almaktadır.

Uzun bir geçmişi olmasına rağmen modern Yunanistan, 1830 yılında kurulmuş oldukça genç bir ülkedir. Klasik Yunanistan’daki şehir devletleri, demokrasinin, Batı felsefesinin, Batı edebiyatının, tarihçiliğin, siyaset biliminin, önemli bilimsel ve matematiksel ilkelerin, tiyatronun ve Olimpiyat Oyunlarının doğduğu yer olarak Batı medeniyetinin beşiği kabul edilir. Bu şehir devletleri, II. Filip tarafından fethedildikten sonra, Büyük İskender ordularıyla Yunan uygarlığını Orta Doğu’ya getirerek daha sonra Hristiyanlığın ortaya çıkıp yayılacağı ortak kültürel alanı yarattı. MÖ ikinci yüzyılda Roma tarafından ilhak edilen Yunanistan, Roma İmparatorluğu’nun ve Yunan dili ve kültürünün baskın olduğu ardılı Bizans İmparatorluğu’nun ayrılmaz bir parçası oldu. On beşinci yüzyılın ortalarında Osmanlı egemenliği altına giren Yunanistan, 500 yıllık Osmanlı hâkimiyetinden sonra 1830’da modern bir ulus devlet olarak ortaya çıktı.

3- Slovenya – Resmi Adı Slovenya Cumhuriyeti

Slovenya resmî adıyla Slovenya Cumhuriyeti , Orta Avrupa’nın güneyinde yer alan bir ülkedir. Batısında İtalya, güneybatısında Adriyatik Denizi, güney ve doğusunda Hırvatistan, kuzeydoğusunda Macaristan ve kuzeyinde Avusturya bulunur. Bir zamanlar Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin bir parçası olan Slovenya, 25 Haziran 1991’de bağımsızlığını ilan edip bağımsız bir devlet oldu. 1 Mayıs 2004’te Avrupa Birliği’ne katıldı. Parçalanan Yugoslavya’dan Avrupa Birliği’ne girmiş ilk ülkedir. İkincisi Hırvatistan’dır. Slovenya Slavca’da “Slavlar Ülkesi” anlamına gelmektedir.

4- Bulgaristan – Resmi Adı Bulgaristan Cumhuriyeti

Bulgaristan’ın ilk sakinleri Hint-Avrupa kökenli bir kavim olan Traklardır. Milatla birlikte ülke önce Roma İmparatorluğu, sonra da Bizans İmparatorluğu egemenliğine girer.[kaynak belirtilmeli]

Bizans İmparatorluğu yıkılıncaya değin Bizans ile savaşıp hâkimiyet alanlarını genişleten Bulgarlar, 1018-1186 yılları arasında yeniden Bizans İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. 14. yüzyılda Türklerin Rumeli’ye çıkmasından sonra bağımsızlıklarını yitirerek Osmanlı Devleti’nin egemenliğine girmişlerdir.

5- Arnavutluk – Resmi Adı Arnavutluk Cumhuriyeti

Arnavutların kökeni olarak Pelasglar görülür. Pelasglar Avrupa’nın en eski kavimi olarak bilinir. Yunanlar da köklerini Pelasglara dayandırır. Pek çok tarihçi İlliryalılar ve Pelasg’ların Helen kavimlerinden Dorlar ile akraba olduğu ve Helen kültürünün kurucuları oldukları görüşündedir. Arnavutlar, tarihçilerce eski İlliryalıların devamıdır. Antik İllirya bugünkü Dalmaçya sahil bölgesidir (bugünkü Hırvatistan ve Karadağ) ve pek çok Roma İmparatoru bu bölgeden çıkmıştır.

Roma İmparatorluğu’nun kurucu halklarından olan İlliryalılar V. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun Germen, Hun ve Slavlar tarafından saldırıya uğraması ve yıkılması sonucunda 7.-8. yüzyıllardan sonra giderek Slavların eline geçti ve bölge Orta Çağ’dan sonra Hırvatistan ve Karadağ olarak anılmaya başlandı. 20. yüzyıl’da da bu bölgede ‘Güney Slavları’ anlamında ‘Yugoslav’ devleti kuruldu. Arnavutlar, Avrupa’nın en eski halklarından oldukları ve ayrıca millî kimliğini (aidiyetini) dinsel farka dayandırmayan tek Balkan milleti oldukları konusunu özellikle vurgularlar.

Arnavut dili (Arn. Shqip, Shqipja, gjuha shqipe, gjuha shqiptare) Hint-Avrupa dil ailesinin özgün bir koludur. Arnavutçada, uzun süre komşu olmaktan ve 1000 yıllık Bizans idaresinden dolayı Yunanca ve Sırpça, 437 yıllık Osmanlı idaresinden dolayı da Türkçe ve Arapça kelimeler mevcuttur. Latin ve Germen dilleriyle de, bilhassa İtalyanca, Fransızca ve Almanca ile benzer yanları çoktur. Yine de Arnavutça kelime haznesi olarak saf bir dildir. Eski Yunanca ve Etrüskçe’nin de İlirya dili ve Arnavutça ile dolaysız akraba olduğu yönünde linguistik hipotezler mevcuttur.

6- Bosna Hersek – Resmi Adı Bosna Hersek Cumhuriyeti

Bosna-Hersek’te insan yaşamı Üst Paleolitik çağında, kalıcı yerleşim ise Cilalı Taş Devri’ne ait Butmir, Kakanj ve Vučedol kültürleriyle başladı. Hint-Avrupa halklarının ulaşmasının ardından İlirya ve Kelt uygarlıkları bölgeye yerleşti. Kültürel, siyasi ve sosyal açılardan zengin ve karmaşık bir tarihe sahip olan ülkede bugün çoğunluğu oluşturan Güney Slavları’nın yerleşmesi 6 ile 9. yüzyıllar arasına rastlar. 12. yüzyılda kurulmuş Bosna Banlığı’nı takip eden 14. yüzyıl Bosna Krallığı, 1463’te Osmanlı İmparatorluğu tarafından yıkıldı.

Bosna-Hersek 19. yüzyıl sonlarına dek Osmanlı hakimiyetinde kaldı. Osmanlılar bölgeye İslam’ı getirdiler ve ülkenin sosyokültürel yapısını büyük oranda değiştirdiler.

7- Hırvatistan – Resmi Adı Hırvatistan Cumhuriyeti

Bugün Hırvatistan olarak bilinen bölgede tarihöncesi dönemde yerleşim bulunmaktaydı. Hırvatistan’ın kuzeyindeki Krapina bölgesinde ortaya çıkan Neanderthal fosilleri Eski Taş Çağı’na tarihlenmiştir. Ülkenin bütün bölgelerinde Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı’ndan kalıntılar bulunmuştur. Ülkedeki antik yerleşimlerin büyük çoğunluğu ve en önemli üçü-Starčevo, Vučedol ve Baden kültürleri kuzeydeki nehir yataklarında bulunmaktadır. Hırvatistan’da Demir Çağı İlliryalı Hallstatt ve Kelt La Tène kültürlerinden izler bırakmıştır.

Çok daha sonraları bölgeye bir yandan Liburniyanlar ve İlliryalılar gelirken diğer yandan ilk Yunan kolonileri Vis ve Hvar’da kuruldu. MS 9 yılında bölge Roma İmparatorluğu’na bağlandı. İmparator Diocletianus MS 305 yılında inzivaya çekilince Split kentine büyük bir saray inşa ettirdi. 5. yüzyıl boyunca son Batı Roma İmparatorlarından Julius Nepos, küçük imparatorluğu bu saraydan yönetmiştir. Bu dönem Avarlar ve Hırvatların 7. yüzyılın ilk yarısında bölgeye gelmesi ve neredeyse bütün Roma kentlerini yıkmasıyla sona erer. Roma’dan hayatta kalanlar kıyıdaki daha uygun alanlara, adalara ve dağlara çekildi. Dubrovnik bu kişilerden Epidarius tarafından kurulmuştur.

8- Karadağ – Resmi Adı Karadağ Cumhuriyeti

Zeta Prensliği adıyla, bağımsız bir il olarak kurulan Karadağ, 12. yüzyıl sonlarında Sırp egemenliğine girdi. 1389’da Sırplar Kosova’da Osmanlılara yenildikten sonra da bağımsızlığını korudu. 1516’dan sonra yönetim, halk meclislerince seçilen vladike adlı piskoposların elindeydi. Osmanlılar ve Arnavutlarla sık sık savaşan Karadağlılar 1711’de Rusya ile ittifak kurdu. 1878’deki Berlin Kongresi’nde Karadağ’ın bağımsızlığı tanındı ve ülkenin sınırları iki katına çıktı.

9- Kosova – Resmi Adı Kosova Cumhuriyeti

Kosova 1999 yılında NATO tarafından yapılan Kosova Operasyonu sonrasında Sırbistan’dan ayrı özerklik kazandı. ABD, AET, Sırbistan ve Rusya arasında Kosova’nın statüsü konusunda yapılan görüşmelerin çıkmaza girmesi üzerine Kosova 17 Şubat 2008 tarihinde bağımsızlığını ilan etti.

10- Macaristan – Resmi Adı Macaristan Cumhuriyeti

Macaristan Orta Avrupa’da Karpatlarda kurulu olan ve denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Komşuları; batıda Avusturya ve Slovenya, kuzeyde Slovakya, doğuda Romanya ve Ukrayna, güneyde Sırbistan ve Hırvatistan’dır. Başkenti Budapeşte olan Macaristan, OECD, NATO, AB, Vişegrad Grubu ve Schengen üyesidir. Ülkedeki resmî dil, Fin-Ugor dillerinden olan ve Avrupa Birliği’nin 24 resmî dilinden biri olan Macarcadır. Bu bağlamda Macarca, Avrupa Birliği’nde Fince, Estonca ve Maltaca ile beraber Hint-Avrupa dillerinden olmayan dört dilden biridir.

Hüküm süren Kelt (MÖ 450 sonrası) ve Roma (MÖ 9 – 5. yüzyıl) dönemlerinden sonra Macaristan’ın kuruluşu 10. yüzyılda Doğu Roma tarafından 1000 yılında tahta oturtulan I. István’ın büyük büyükbabası Árpád önderliğinde Macarların Asya’dan bölgeye gelişiyle Macaristan tarihi başlamaktadır. Macar Krallığı çeşitli kesintilerle de olsa 946 yıl varlığını sürdürdü. Bu süreçte de Batının kültürel merkezlerinden biri oldu. Zamanının süper güçlerinden olan Macaristan, ittifak devletleriyle girdiği I. Dünya Savaşı’nı kaybedince ülke topraklarının üçte ikisinden fazlasını 3.3 milyon etnik Macar halkıyla beraber kaybetti.

Buna neden olan ve 1920 yılında imzalanan Trianon Antlaşması, Macar tarihinin en kötü olaylarından biri olarak kabul edildiği gibi, ağır şartlarıyla bilinmektedir. II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası ile birlik olan Macaristan, bunun ardından Sovyet Rusyası tarafından ele geçirildi ve 1947 ile 1989 yılları arasında komünist yönetimi benimsedi. Bu dönemde Macaristan, 1956 Macar Devrimi gibi olaylarla uluslararası bir tanınırlık elde etti. 1989 yılındaki devrimle Doğu Bloku’nun çökmesiyle sınırlarını Avusturya’ya açtı. Bu yıldan sonra da parlamenter cumhuriyet sıfatını elde etti. Bugün ülke geniş gelire sahip bir ekonomi barındırmaktadır. Ayrıca bölgesel bazı kaynakları da tekelinde bulundurmaktadır.

Önceki on yılda Macaristan dünyanın onuncu dinamik ekonomisi olarak gösterildiği gibi dünyanın on beş turistik merkezinden biridir. Aynı şekilde başkent Budapeşte, dünyanın en güzel kentlerinden biri olarak gösterilmektedir. Ülkedeki Hévíz Gölü, dünyanın en büyük ikinci kaplıcasıdır. Yine Balaton Gölü, Orta Avrupa’daki en büyük göldür. Son olarak Hortobágy, Avrupa’nın en geniş otlağıdır.

11- Sırbistan – Resmi Adı Sırbistan Cumhuriyeti

Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını almıştır ve 420 yıl Osmanlı toprağı olarak kalmıştır. Balkanlar’da yer alan eski Yugoslavya’nın bir arada kalan iki parçası olan Sırbistan ve Karadağ’ın oluşturduğu Sırbistan-Karadağ Devlet Birliği, 21 Mayıs 2006 günü Karadağ’da düzenlenen referandum sonucu “De Facto” şekilde ortadan kalktı. Birliğin “De Jure” yani hukuki anlamda son bulmasıysa 3 Haziran 2006 tarihinde her iki ülke parlamentosunun birliğin sona ermesini onaylaması ile gerçekleşti.

12- Kuzey Makedonya – Makedonya Cumhuriyeti

Kuzey Makedonya, resmî adıyla Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Balkanlar’da denize kıyısı olmayan bir ülkedir. 1991’de Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsız olmuştur. Kuzeyde Sırbistan ve Kosova, batıda Arnavutluk, güneyde Yunanistan, doğuda Bulgaristan ile komşudur. Makedonya’nın kuzeyden üçte birlik bölümünü kaplamaktadır.

13- Romanya – Romanya Cumhuriyeti

Romanya, Avrupa’nın en eski insan fosillerinin keşfedildiği ülkedir. 2002 yılında Romanya’nın batısındaki bir mağarada keşfedilen (Kemikli Mağara Rumence: Peştera cu Oase) bu fosillerin 42.000 yıl öncesine ait olduğu tahmin edilmektedir. Romanya topraklarında kurulan ilk devlet Trakların kurduğu Daçya Krallığıdır. Bu devlet 101-107 yılları arasında Roma İmparatoru Trajan’ın orduları tarafından işgal edilerek Roma İmparatorluğu’nun bir eyaleti haline geldiler. Roma İmparatorluğu’nun çökmesinden sonra bu topraklar Gotlar, Hunlar, Avarlar, Slavların istilasına uğradı. 9.-11. yüzyıllar arasında Birinci Bulgar Devleti’nin bir parçası haline geldi.